Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | obsessed with (someone or something) adj. | (biriyle/bir şeyle) kafayı bozmuş | ||
Obsessed with every bad decision he makes. Onun verdiği her yanlış kararla kafayı bozmuş. More Sentences |
||||
Idioms | obsessed with (someone or something) adj. | (birini/bir şeyi) takıntı haline getirmiş | ||
I'm not obsessed with blaming you. Seni suçlamayı takıntı haline getirmiyorum. More Sentences |
||||
Idioms | obsessed with (someone or something) adj. | (birine/bir şeye) kafayı takmış | ||
Idioms | obsessed with (someone or something) adj. | (birine/bir şeye) kitlenip kalmış | ||
Idioms | obsessed with (someone or something) adj. | (birini/bir şeyi) saplantı haline getirmiş |